2 Şubat 2013 Cumartesi

Kızımın Adını Unuttum!



Doğumdan sonraki üçüncü gündü.
O gün öğleden sonra hastaneden ayrılacak, minik bebeğimizle evimize geçecektik.
Çok mutluydum, fakat aynı zamanda bebeğin bakımı konusunda tecrübesiz olduğumdan, bu yeni durumla evde profesyonel yardım almadan nasıl başa çıkacağıma dair biraz endişeleniyordum.
Bu düşünceler kafamda dönüp dururken, üzerimde gecelik, ayağımda terlikler, ameliyat sonrası ödemleri ve ağrıları gidermek için koridorda bir aşağı bir yukarı küçük adımlarla dolaşıyor, mecburi sabah yürüyüşümü yapıyordum.
Doğum  katındaki hasta oda kapılarının bu kadar renkli ve eğlenceli olduğuna daha önce hiç dikkat etmemişim. Müthiş bir renklilik, yaratıcılık. İnsanlar yeni doğan bebeklerini ne heyecanla, coşkuyla karşılıyor! Yanyana kapılar adeta ressam elinden çıkmış tuvaller gibi. Maviler, pembeler, morlar, yeşiller, oyuncaklar, nazarlıklar... Hoşgeldin Maya Bebek! Yaşasın Can doğdu! Selin'imiz, prensesimiz aramızda!...
İsimler, konseptler harika. Bu görsel şölen sayesinde kafam biraz olsun dağılmış, koridor yürüyüşüm de eğlenceli hale gelmişti. Sonra yavaşça bebek gözlem odasına doğru geçtim. Burası tüm yeni doğanların yan yana yattığı camekan bir bölme. Canım kızım da orada yatıyor işte! Ben yürüyüşe çıkmadan az evvel hemşire gelip almıştı doktor kontrolü için. Vitrin camına nerdeyse burnumu dayamış bebeğimi izlerken yanıma iki kadın geldi. Onlar da kendi bebeklerine bakıyorlar. Biri bana dönüp "Sizinki hangisi?"dedi.
İşaret ettim. "Hmm, kız herhalde"dedi pembe tulumuna bakıp, "Evet" dedim. Sonra gayet doğal bir şekilde "İsmi ne?" dedi, ve ben bir an için donup kaldım! Kadın benim suratıma bakıyor, ben ona...
Kadın onu duymadığımı zannedip, sorusunu tekrarladı; "İsmi nedir bebeğin?" Benden hala ses yok. Beynim durdu sanki, kızımın ismini hatırlayamıyorum. Aklıma biraz evvel koridordan geçerken kapıların üzerinde okuduğum tüm isimler geliyor, ama kızımınki gelmiyor. Ela, Maya, Duru, Leyla, Serra...Yok! Alara da degil!
Yüzümü kadından kaçırmak istercesine cama dönüyorum, bebeğimi gösterip, çok hareketli olduğunu söylüyorum. Kadın şaşkınlıkla suratıma bakıyor... Bana bir saat kadar uzun gelen, ama muhtemelen sadece birkaç  kısa dakika içersinde kızımın adını hatırlıyorum. "Mira!" diyorum, " Mira'm çok hareketli".
Kadın, bana dönüp, şaşkınlıkla "Güzel isimmiş" diyor sadece. Bir çırpıda teşekkür ediyorum ve anlayamadığım şekilde yaşaran gözlerimi hafifçe silip, aynı koridorlardan yavaş adımlarla odama doğru yola koyuluyorum. Yol boyunca içimden kızımın adını tekrar edip, aklımda tutmaya çalıştığımı da sonradan fark ediyorum.
Doğum sonrası bunun gibi ilginçliklerle dolu bir dönem... Aylarca arayıp, sonunda bulunca hayatınızın sonuna kadar dilinizden düşürmeyeceğiniz bebeğinizin ismini bile, an geliyor unutabiliyorsunuz.
"Yok, daha neler" demeyin, birinci ağızdan anlatıyorum!..

4 yorum: