Bazen olur, biriyle göz göze gelirsin. Hiç
tanımadığın biri. Bir kadın.
Kalabalık bir mekanda, yan masada.
Siması bilindik gibi, ama aslında yabancıdır sana.
Ya da öyle sanırsın, karar
veremezsin. Tanıyor musun, tanımıyor musun?
Görünen olgun ve dingin bir kadın.
Sonra döner sana gülümser, ama
öylesine değil; derinden,
kalbinden gülümser adeta.
Belli belirsiz bir şaşkınlıkla yanıt verirsin bu
gülümsemeye. Çaktırmazsın onu tanıyamadığını. Sonra gözlerini kaçırırsın hafifçe, zaman kazanmak için
belki...
“Nereden” dersin? “Nereden geliyor bu yakınlık?”
Sanki kadının sadece simasını değil,
ruhunu da tanıyorsundur.
Hafiften irkilirsin. Nasıl? Nereden geliyor bu aşinalık? Üstelik o da seni tanıyor belli
ki.
Devam edersin, bir süreliğine kendini akışa bırakmaya çalışırsın. Olmaz.
Aklın takılmıştır bir kere.
Sana mı öyle geldi, yoksa “Ne yaşadığını biliyorum, seni anlıyorum ve inan ben de bir zamanlar oralardan geçtim” dediğini mi sandın o kısacık anda.
Bazen olur öyle, biriyle göz göze gelirsin.
Kim bilir belki de sen onun geçliği, o senin olgunluğundur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder